23 Kasım 2015 Pazartesi

ÖZGÜVEN YALNIZCA ÇOCUKLUK EVRESİNDE Mİ GELİŞİR?

Kendine güven duygusu bir çok kişilik özelliği gibi erken yaşlarda şekillenmektedir. Peki, özgüven eksikliğinin yetişkin yaşlarda tedavi edilmesi mümkün değil midir?

Özgüven gelişimi en çok bebeklik daha sonra ergenlik ve en az da yetişkinlik döneminde kendisini geliştirebilir. Evet genellikle özgüven eksikliği çeken bir kişi için sorunun temeli erken yaşlarıdır ama bu zaman makinesiyle o yıllara gidip düzeltmekten başka alternatifimizin olmadığı bir durum değildir.


Doğru adımlar atılırsa her yaşta gelişme kaydedilebilir.

Özgüven duygusu kendisi dışındaki kişisel özelliklerin gelişiminin de temelini oluşturur. Çünkü kendisine güvenen kişiler kendi kararlarını alıp, kendi özgün kişiliklerini geliştirebilir. Güvenmeyenler ise kendisine güvenen başka kişilere özenir, kendi kişilik yapısı kendi kararlarından ziyade başkalarına benzemeye çalışmasıyla özgünlüğünü kaybeder.

Bilimsel teoriler özgüvenin temelinin özellikle ilk iki yılda atıldığını söylemektedir. En önemli nokta ise bebek ile annenin kurduğu ilişkidir. Annenin ödev ve sorumluluğu o kadar fazladır ki; çocuğun ihtiyaçlarına karşı duyarlı olur ve ihmal etmezse çocuk güven ve huzur duygusu ile yetişir. Eğer anne sorumluluklarını ihmal ederse çocukları bu güven duygusundan mahrum yetişir.

En önemli çağ bebeklik olmakla birlikte, Özgüven duygusunun gelişimi ergenliğin sonuna kadar hatta kendisini geliştirmek için doğru yöntemleri uygulayan insanlarda ömrünün sonuna kadar artabilir.

19 Kasım 2015 Perşembe

GÜNÜMÜZDE YALNIZLIĞIN VE ÖZGÜVENSİZLİĞİN ARTMA NEDENLERİ

Yalnızlığın en büyük nedenlerinden birisi özgüven eksikliğidir. Kişi sosyal ortamlarda kendine güven yetersizliği yüzünden geri planda kalır ve kolay sosyalleşemez. Çağımızda bu durumda artış olmasının en önemli sebebi bilgisayar çağı nimetlerinin insanları birbirinden daha da uzaklaştırmasıdır.

Çekingenlik denilen rahatsızlığın en önemli ilacı sosyal ortamlarda çokça kalmaktır. Kişi sosyal çevre içerisinde diğer arkadaşları gibi kendisini gösteremese de yaşı ilerledikçe ve sürekli sosyal ortam içinde kaldıkça bunu aşmaya başlar. Ama artık günümüzde pcler, tabletler, telefonlar insanların birbiriyle yüzyüze iletişim halinde olduğu süreyi oldukça kısıtlıyor. 

Sanal ortam da insanlarla ilişki kurmak için farklı yollar sunuyor olsa da; sıkılganlık sorunu yaşayan kişi yüz yüze, sosyal ortamlarda bulundukça daha çabuk pişmekte ve sosyalliğe alışmaktadır.

kolay sosyalleşebilen insanlar için bu pek de sorun teşkil etmiyor. Onların sosyalleşme yeteneği insanlarla daha az görüştüklerinde körelmiyor. Doğuştan gelen yetenek kolay körelmez ama sonradan öğrenilen bir şey körelebilir.

Bilgisayar çağının internet aracılığıyla sosyalleşme getirisi yüz yüze sosyalleşme konusunda sıkıntı yaşayan kişiler üzerinde olumlu etkisi var gibi görünse de aslında büyük reme bakıldığında götürüsünün getirisinden çok daha fazla olduğunu görüyoruz.

Özgüveninizi geliştirmeye bakın. Çünkü o en iyi fikriniz, en güzel süsünüz, her kapıyı açan anahtarınızdır...

9 Kasım 2015 Pazartesi

İŞ HAYATINDA BAŞARININ ANAHTARI ÖZGÜVEN

Özgüven eksikliği genellikle çalışma hayatında risk almaktan kaçınma, sorumluluk alamama, yoğun kaygı, topluluk karşısında rahat konuşamama ve dolasıyla düşük ikna kabiliyeti olarak kendisini gösterir.

"Ben yaparım!" cesareti olmayan bireyler önlerine gelen fırsatları değerlendirmek için gereken o cesaret adımını atamazlar. Fırsatlar gelir, fırsatlar geçer... Ama kendine güveni olan insanlar o fırsat trenlerine atlayıp yükselirken özgüvensiz kişiler peronda arkalarından iç çekerek mendil sallarlar...

Eşit kabiliyetteki iki kişiye aynı sorumluluklar verildiğinde özgüveni yüksek olan yeteneklerini kullanarak işi nasıl büyüteceğine odaklanırken kendine güveni düşük olan birey ise ne kaybedebileceğine odaklanır. Aynı şartlar verilmiş olmasına rağmen birisi çoktan kaybetmeye güdümlenmiştir bile bu onu mutsuz ve gergin yapar. Kazanma odaklı düşünen ise kariyer yapma şansının yanı sıra hayatı pozitif yaşar. Gergin değildir. Üstesinden geleceğine inandığı için rahattır.

Öz güven, arabanın motoru gibidir, motor ne kadar güçlü ise verimde o kadar artar, kişide özgüven ne denli yüksekse, başarıda o ölçüde gelir.

2 Kasım 2015 Pazartesi

ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİN NEDENİ SOSYAL ŞARTLANMA

Özgüven eksikliği yaşayan kişiler genellikle içten içe korkularının yersiz olduğunu bilirler. Sosyal şartlanma nedeniyle kendine güven eksikliğinin sebepsiz olduğunu bilseler de onu yenmek için gerekli adımları atamayabilirler.

Aşamadığınız bir çok engel aslında orada olmayan ama sizin var olduğunu düşündüğünüz duvarlardır. Sosyal şartlanma da böyle bir şey. Kendinizi sosyal ilişkilerde başarılı olamamaya o kadar şartlandırmışsınız ki yeteneğiniz olan bir çok konuda bile kendinizi gösteremiyorsunuz.

İnsan doğası gereği, davranışlarını hareketlerini ve düşüncelerini çevresinden gördükleriyle oluşturur. Onları benimser. Bunun da anlamı şudur. Çevremizdeki insanların karakterleri nasılsa, yani, özgüven veya kendini inanma aşamasında ne seviyede bireyler varsa biz de öyle oluruz. Aileden sonra karakterimizi en çok etkileyen çevre sosyal ve arkadaş çevremizdir. Şu örnekle bu tezi açıklayalım.

Bir arkadaşın vardır. Onunla vakit geçirmeyi, onun muhabbet etmeyi veya onunla en özel sırlarını
bile paylaşmak çok hoşuna gidiyordur. Ve bu arkadaşının da tıpkı her insanın farklı olduğu gibi bir tarzı vardır. Konuşması, hareketleri veya düşünceleri gibi. Zamanla senin de hareketlerinin ve konuşmalarının bu minvalde gittiğini görürsün. O da senin gibi, senden aldığı bazı davranışları yapmaya başlar ve bir bakmışsın iki aynı kişi olup çıkmışsınız.

İşte tıpkı konuşma tarzında olduğu gibi en yakın arkadaşımızın karakter özelliklerini, hayata bakış
açısını, sahip olduğu düşünceleri, sahip olduğu özgüveni de kopyalarız. Yakınındaki insanlar aslında senin kim olduğunu belirliyor. Bunu asla unutma!

Şimdiye kadar ki arkadaş seçiminde özgüven konusunda başarılı seçimler yapamamış olabilirsin.
Özgüven konusunda problemlerin olduğunu düşünüyorsan, arkadaş çevrende radikal değişimler
yaşamak zorundasın.

Bunun anlamı eski arkadaşlarının hayatından tamamen çıkar demek değil elbette. Eski sevdiğin arkadaşlarınla yine görüş ama yeni çevreler edinmeyi yani yeni insanlar tanımayı da ihmal etme. Yeni insanlar tanımak sana yeni dünyalar açacak, onların davranışlarını ve konuşmalarını kendine ekleyerek özgüven seviyeni yukarılara taşı. Bu tarz sosyal ilişkiler kurarak özgüvenini yükseltmen daha kolay olacaktır. İnsan sosyalleştikçe yaşayan bir canlıdır bunu sakın unutma.